Connect with us

Kitap

Eşekli Kütüphaneci

Published

on

Eşekli Kütüphaneci tanımlamasının kitap sever ve araştırarak kitap almayı seçen kişilere yabancı gelmeyecek bir tanımlama olduğunu düşünüyoruz. Sanırım ben de sosyal medya kanallarının birinde kitap tanıtımı yapılırken karşılaşmıştım. Öncelikle kitabın ismi dikkatimi çekerken, sonrasında yazarı ve en önemlisi de köylü kadınlarımızın aydınlanması için didinen bu kütüphaneciyi tanımak istedim. Kitabı okuyup bitirdikten sonra çok kıymetli insan Mustafa Güzelgöz’ü birkaç kişiye ulaştırmamıza vesile olabilirse diye de bu yazıyı hazırlamaya karar verdik.

Kitabın arka kapak yazısı aslında kitabın geniş özeti diyebiliriz.

‘’Sıcak bir yaz günü, peribacaları diyarına Yunanistan’ın Larisa şehrinden Dimitrios Katsikas adında biri gelir. Bu genç adam, yıllar önce bu topraklardan göçe zorlanan büyükbaba ve büyükannelerinin izini sürmek, bir daha buraya dönemeyen akrabalarının yerine bu güzel yerleri gezmek istemiştir. Tesadüfler karşısına yörenin sevilen şahsiyetlerinden “Baba” lakaplı Aziz Güzelgöz’ü çıkarır. Aynı yaşlardaki bu iki genç kısa sürede kaynaşır. Dimitrios, Aziz’in evine konuk olunca, bu büyüleyici diyarda inanılmaz bir adamla tanışır. Aziz’in babası Mustafa Güzelgöz’dür bu kişi; namı diğer Eşekli Kütüphaneci.

Fakir Baykurt’un, klasik anlatımının tüm olanaklarından yararlanarak, gücü yetene, hatta bitene dek, hasta yatağında yazdığı bu son romanında, sevgi, kardeşlik, azim, cesaret gibi duygular yine okuru sarıp sarmalıyor.

Kitaptan alıntılar;

  • ‘’Cahilliği yok edecek ilaç bilim değil mi ? Evet, bilim. İşte o da kitapların içindedir. Cahilliği ancak okumakla yenebiliriz. Karanlığı okuyup öğrenmekle, kafayı ışınlandırmakla yenebiliriz .’’ sy. 40
  • ‘’Kitap sevgisi de bütün öbür sevgiler gibi doğuştan vardır; ama uyuyordur. Zamanla uyandırılması; yoksa olan yerlerden alınıp aşılanması gerekir.’’ sy. 42-43
  • ‘’ Elimin altındaki kitapları ışık topları gibi, karanlığın, hem de karanlıkçıların üstüne fırlatıp fırlatıp atasım geliyor .’’ sy 45
  • ‘’ Bilmezliğin tarlasına bir küçük kültür fidanı diktim .’’ sy 49
  • ‘’Akıl uyanmayınca kafa çalışır mı? Kafa çalışmayınca para kazanılır mı ? Aklı uyandıracak olan da kitap, kitaplık.  Ben böyle  düşünüyorum.’’ sy  56
  • ‘’…toplam 36 köye eşeklerle kitap ulaştırılıyor.’’ sy 73
  • ‘’Az söz er yükü, çok söz eşek yüküdür.’’ sy 103

Mustafa Güzelgöz’ün Hayatı

‘’ 1921 yılında Ürgüp’te doğdu. İstanbul’da Tiftik ve Yapağı Dışsatım Birliği’nde depo memuru olarak çalışmaya başladı. II. Dünya Savaşı nedeniyle 1940 yılında askere alınarak üç buçuk yıl Tokat’ta askerlik yaptı. Askerlikten sonra memleketine döndü. Futbola olan ilgisini gören dönemin kaymakamı, kendisinden Ürgüplü gençleri futbola çalıştırmasını istedi ve karşılığında kendisini Tahsin Ağa Kütüphanesi emekliye ayrılan memuresinden boşalan kadroya atadı.

Böylece kütüphaneciliğe başlayan Güzelgöz, kütüphanecilik alanında herhangi bir bilgisi olmadığı halde kendini yetiştirerek modern bir kütüphane oluşturma çabasına girişti. İlk iş olarak Harf Devrimi’nden sonra kütüphanenin bir odasında çürümeye terkedilmiş Osmanlıca kitapları oradan çıkartarak kurtardı. Yakın çevresindeki tanıdıkları ile konuşarak ellerindeki kitapları kütüphaneye bağışlamalarını sağladı..

Köylülerin yararlanamadığı kütüphaneyi onların ayağına götürmek üzere kitapları eşeklerle taşıma fikrini hayata geçerdi ve 36 köye eşek sırtında hizmet verdi. Bakanlıktan aldığı iki yeni memur kadrosu ve eşekler için yem bedeli talepleri karşılandı. Yeni görevlilerin kendi bölgesinde en az beş köye kendi eşekleri ile hizmet götürmesini sağladı.

Ürgüp dışındaki hemşerilerine mektup yazarak kitap bağışı, gazete ve dergi abonelikleri sağladı. Kütüphaneye radyo koyarak erkeklerin toplanması için köy kahvesine bir alternatif haline getirdi. Kadınların kütüphaneye gelmesi için dikiş makineleri satın alıp kütüphanede dikiş kursları başlattı.

Güzelgöz’ün yöredeki sosyal ve kültürel hayatı zenginleştiren diğer çalışmaları arasında spor teşkilatı kurması, Mustafapaşa ve Çökek köylerinde, köy duvar gazetesi köy duvar gazetesi için panolar oluşturması (Ulus Gazetesi, 1963), Ürgüp ilçesinde folklor çalışmalarını başlatması ve bando kurma çalışması, köylerde sineme makinesiyle gösterimler yapması, fotoğrafçılık çalışmaları için fotoğraf makineleri, agrandizör ve baskı sarf malzemeleri temin etmesi, jeneratör edinerek elektrik olmayan köylerde dahi saydam gösterimi gerçekleştirmesi yer alır. Ayrıca Çökek köyünde köylülerin ürünlerini değerlendirebilmesi için onları kooperatifçilik çalışmalarına yöneltmiştir.

Çalışmaları, halkına gönüllü olarak hizmet eden yaratıcı insanları ödüllendirmek üzere 1963 yılında ABD’de düzenlen bir yarışmada “The Lane Bryant Uluslararası İnsanlık Hizmetinde Gönüllü Takdirnamesi” ile ödüllendirildi. Kütüphaneye Amerikan Barış Gönüllüleri tarafından 1963 yılında bir cip, 1967 yılında ise Ürgüp’e geziye gelen ABD büyükelçisi tarafından bir pikap hediye edildi.

Çalışmaları ile bir bölgesel kalkınma önderi haline gelen Güzelgöz, kütüphane müdürlüğü dışında bir çok kurumda daha görev aldı. Asli görevi olan kütüphane müdürlüğünü ihmal ettiği, diğer görevlerinde şahsi çıkar sağladığı şikayetleri üzerine bir soruşturma geçirdi ve emekliye ayrılması istendi. 1972 yılında düzenlenen bir jübile ile 28 yıl sürdürdüğü kütüphanecilikten ayrıldı.

Emekli olduktan sonra yaşamını Ürgüp’te sürdüren Güzelgöz, ilerleyen yaşına bağlı solunum yetmezliği nedeniyle 18 Şubat 2005 tarihinde öldü.

(Alıntı :   https://tr.wikipedia.org/wiki/Mustafa_G%C3%BCzelg%C3%B6z)

Anlatım dili basit, akıcı, bilgilendirici olmasının yanında Mustafa Güzelgöz’e ve yaptıklarına saygı duymak adına kesinlikle okunması ve kütüphanenizde yer bulması gereken bir eser.

Keyifli okumalar dilerim.

Aralık 2020

@okumali_ys      @ gezipduru_ys

Gidilecek yollar, okunacak kitaplar, izlenecek filmler sınırsız ve ucu açık. Nefes alacağımız sayı bile belli dedik. Başladık gezmeye, okumaya, gözlemlemeye… Gezdikçe çoğaldık, okudukça bilinçlendik ve izleyip, gözlemledikçe çevremizde devasa olarak nitelenen sorunları, sıkıntıları !!! minnacık görmeye başladık ve sonuç olarak birlikte huzur bulduk. İnsan bu zamanda başka ne ister ki ! Dünya ne büyük biz insanlar ne kadar küçük demeye ara vermeden devam ettik. Kim bilir hayatımızın sonuna kadar daha ne kadar çok söyleyeceğiz. Franz Kafka ne kadar güzel demiş. ‘’Ölümün olduğu bu dünyada, hiçbir şey çok da ciddi değildir aslında."Öncelikle sağlığımızın değerini bilip, kendimize iyi davranalım ve yatırım yapalım. Geze, göre ne tür yaşamlar varmış tanıklık edelim. Hayatınızı istediğiniz şekilde yaşamanız dileğiyle.Mutlu ve her zaman umutlu kalın .