Gezi
Barcelona Gezimiz ve Muhteşem Gaudi
Gezgin ruhu içimize girdiğinden beri öncelikle görmek istediğimiz yerler listesinin başında yer alan Barselona’ya gitmekte nedense geç kaldık. Öncelikler değişti, izin tarihlerimiz turlar ile denk gelmedi, bütçe o an başka ihtiyaçları karşılamak için ayrıldı gibi gerekçelerle gezi tarihimizi sürekli erteledik. Nihayetinde Gaudi ile özdeşleşen şehre gidebildik. Tur ile gittiğimizde keyfi çıkmaz, koştur koştur gezeriz ve gördüklerimizin hakkını veremeyiz düşüncesiyle de kendimiz gezi planımızı hazırlayarak nihayetinde yola revan olduk.
Otelimiz Sagrada Família metro istasyonuna yürüyüş mesafesinde idi. Dolayısı ile her sabah muazzam ve belki de bitirilirse büyüsünü kaybedeceğini düşündüğümüz Sagrada Família’yı görmek çok mutluluk verici idi. Her sabah Gaudi’nin muhteşem eserine selam verip hemen metro istasyonuna inmek ve oradan geniş metro ağı ile her yere gidebilmek bize çok zaman kazandırdı.
Barselona denildiğinde akla ilk gelenler arasında Gaudi ve onun eserleri yer alır. Bizim bu gezimizde uzun süredir görmek istediğimiz Gaudi eserleri üzerine odaklandı. Barselona’ya gitmeden önce kaynaklar, gezi yazıları tarandı, bilgiler edinildi ve son olarak aşağıda detayları yer alan İşte Gaudi kitabı okunarak bilgiler derinleştirildi 🙂
Gaudi’nin eserlerini paylaşmadan önce Gaudi kimdir sorusunun cevabını özetleyelim. Antoni Gaudí ya da tam adıyla Antoni Plàcid Guillem Gaudí Cornet 1852 yılında doğmuş Katalan mimardır. 13 yaşında koyu katolik bir din okuluna verilmiş, vejetaryen olması, sağlıksız beslenmesi ve sık sık uzun süreli oruçlar tutması onu pek çok hastalıkla yüzyüze getirmiştir.
1869 yılında Barselona’da Escola Provinciya dArquitecture’da başladığı mimarlık eğitimi askerlik hizmeti ve çeşitli nedenlerle sekiz sene sürmüştür. 1878 yılında eğitimini tamamladığı Barselona kenti, sanatsal etkinliklerinin ana merkezi olmuş, özellikle tekstil endüstrisinin gelişmesiyle orta sınıf güç ve zenginlik kazanmıştır. Gaudi böyle bir ortamda özgün ve özgür tasarımları ile burjuva sınıfı içinde en çok aranan kişi olmuştur. İlk önemli eseri, Vicens ailesi için 1883-1888 yıllarında yaptığı Barselona’daki Casa Vicens adlı yazlık evdir. Daha sonra Eusebi Güell adlı sanayici ile güçlü bir dostluk ilişkisi kurarak bu aile için yaptığı eserlerle ( Güell Pavilyonu, Güell Sarayı, Güell Mahzeni, Colonia Güell Türbesi ve Güell Parkı) Barselona’da ün ve prestij sahibi olmuştur.
Diğer önemli eserleri arasında Teresano Koleji, kendisine yılın binası ödülünü kazandıran Celvet Evi, Bellesgurad Villası, Battlo Evi ve La Pedrera adıyla bilinen Casa Milà…
Gaudi, 7 Temmuz 1926 tarihinde kiliseye akşam duasına giderken, bir tramvayın çarpmasıyla yaralanmış ve maalesef kurtarılamayarak 10 Temmuz 1926 tarihinde hayatını kaybetmiştir.
UNESCO tarafından “Antoni Gaudí’nin Eserleri” adı ile Dünya Mirası olarak ilan edilen yapılar arasında yer alan, halk arasında bitmeyen kilise olarak da bilinen, yapımına günümüzde de devam edilen ve 1882 yılında halkın yardımlarıyla yapımına başlanan bu bazilikanın tahmini olarak 2026 yılında bitmesi beklenmektedir. Gittiğimizde geceli gündüzlü çok hummalı bir çalışmaya tanıklık ettik ki bazilika tamamlandıktan sonra tekrar gitmeye karar verdik.
La Sagrada Familia’nın içine girmeden yakından kulelere bakmak, duvarlar üzerindeki muazzam eserleri görmek, içeri girdiğimizde ise bu muhteşem zekanın ürettiği bazilikanın iç yapısını ayakta tutan ve bir ağacın dalları şeklindeki kolonları görmek, renkler, ışıklandırmalar anlatılamayacak bir haz yaşattı bize. Görmeden anlatılamaz cümlesi gördükten sonrada anlatılamaz ancak yaşanır düşüncesini aklımıza getirdi.
Yine de dilimiz döndüğünce, klavyemiz yazabildiğince anlatmaya çalışalım. Antoni Gaudi bütün işlerini kenara iterek ve 1914 yılından itibaren de bazilikada yaşayarak kendisini bu yapıya adadı. 1923 de Doğuş Cephesi’ndeki ilk kule olan Aziz Barnabas’a adanan çan kulesi bitirildi. Bu kule Gaudi hayatta iken bitirilen tek kule oldu. 10 Haziran 1926 Gaudi bir tramvayın altında kalarak ağır yaralanmış, üstü başı iyi durumda görünmediğinden evsiz barksız sanılmış ve hastaneye geç götürülmüştür. 12 Haziran 1926 yılında ise bitmeyen eseri olan La Sagrada Familia’nın Crypt bölümüne defnedilmiştir. Sagrada Familia’nın Gaudi’nin 100. ölüm yıl dönümü olan 1926 yılına yetiştirilmesi planlanmaktadır.
Sagrada Familia’nın ziyaret edeceğiniz üç cephesi var ki, bu cephelerden doğuda yer alan Nativity Cephesi yani Doğuş Cephesi Antoni Gaudi tarafından yapılmış ve tamamlanmış. Nativity Cephesi (Doğuş cephesi), isminden de anlaşılacağı üzere, Hz. İsa’nın doğuşunu temsil etmektedir. Bu cephe 1894 ve 1930 yılları arasında inşa edilmiş olup Gaudi hayattayken tamamlanan tek cephedir. Mimar Gaudi, Doğuş Cephesi’ni İsa’nın doğuşunun temsili ve insanın yaratılışının bir sembolü olarak görmüş ve bu nedenle Hayat Ağacı ve yaratılışı sembolize eden süslemeler kullanmıştır. Doğuş Cephesi’nin dini erdemleri temsil eden üç girişi bulunmaktadır, soldaki kapı “umut’, sağdaki “İnanç Kapısı”, merkezdeki “İsa Kapısı”dır.
Çile Cephesi Sagrada Familia’nın batı cephesidir ki Hz. İsa’nın çilesini sembolize etmektedir. Gaudi’nin kendi çizimlerine dayanan bu cephenin yapım çalışmaları 1954’te başlamış ve 1976’da tamamlanmıştır
Zafer cephesi- Glory (İhtşam) cephesi Çile cephesine benzer olarak Gaudi’nin notlarında belirtilen hususlar göz önünde bulundurularak inşa edilmeye devam edilmektedir. Bu cephe İsa’nın ihtişamına ve yüceliğine adanmıştır.
La Sagrada Familia’nın dışı kadar içi de muhteşem bir sanat eseridir. İç mekanın büyüklüğü, vitrayların aldığı güneş ışınlarına göre muazzam güzel görseller sunması insanı zamandan soyutlayarak farklı bir atmosfere götürüyor. Gaudi Sagrada Familia için “Tapınağın içi bir ağacı andıracaktır” demiştir ki içerisi gerçekten ağaçlar/dallarla kaplı gibidir. Mimari ve dekorlar doğandan esinlenilmiş, kolanlar ağaç gövdelerini andırarak yukarıya doğru çıktıkça dallara dönüşmüş.
Görmeniz gereken bir başka yer, Gaudi’nin inşa ettiği Sagrada Familia’nın zemin katında yer alan 1961 yılında açılan müzedir. Gaudi’nin, Sagrada Familia’nın orjinal alçı modellerini, orjinal taslaklarını ve çizimlerini, inşaat sürecini ve bunlara ait fotoğrafları görebilirsiniz.
Muhteşem mimari yapısıyla ve rengarenk görünümüyle Park Güell’deyiz.
Barselona’nın Gràcia bölgesinde bulunan parkın tasarımını Gaudi yapmıştır. Park 1900’den 1914’e kadar inşa edilerek resmî olarak 1926’da halka açılmış. 1984 yılında UNESCO, parkı “Antoni Gaudi’nin Eserleri” adı altında bir Dünya Mirası Alanı ilan etmiş. Parkın ana girişinde bulunan, Şubat 2007’deki vandalizmden sonra restore edilen, “el drac” (ejderha) olarak bilinen Gauidi’nin çok renkli mozaik semenderi, Gaudi Müzesi, Gaudí’nin ana terastaki mozaik çalışması görülebilir. Biz gittiğimizde ana teras bölümünde restorasyon çalışması vardı, kısıtlı da olsa o alanı görmek zevkliydi.
O dönemde arazinin konumu şehrin dışında olduğu için ancak 2 ev, meydan, 3 viyadük, sütunlu salon tamamlanabilmiş ve 1914 yılından sonra inşaata devam edilmemiştir. Tamamlanan evlerden biri Gaudi’nin 20 yıl yaşadığı, bazı tasarımlarıyla çeşitli kişisel eşyalarının sergilendiği evdir. 1918 yılında ilgili alan devlete geçmiş, 1922 yılında da Park Güell adıyla halka açılmış.
Park için bilet bilgilerine aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz.
https://www.muzebiletleri.com/bilet/ispanya/barselona/park-guell-bileti/
La Pedrera (Taş Ocağı) olarak da bilinen Casa Milla Passeig de Gràcia caddesinde bulunan ve 1906-1910 yıllları arasında Antoni Gaudí tarafından tasarlanıp inşa edilen bina. Yapı, daire ve ofislerden oluşan bir rezidans olarak tasarlamış ve Barselona’daki modern yapılar içinde daire daire satılmak üzere projelenen ilk örnektir. Binanın inşaat süresi tasarlanandan uzun sürmüştür. Nedeni ise ilginin yapının özellikle belediyenin yapı kanunlarına uyumlu olmaması sebebi ile sık sık engellenmesi ve ceza kesilmesidir. Bu sebepten dolayı da Gaudi baştaki orijinal projeyi bire bir yerine getirememiştir.
Sırada Kemikler Evi (Casa dels Ossos) da denilen Casa Batlló var. 1903 yılında bu binayı satın alan, kentin zenginlerinden tekstilci Josep Batllo Gaudi’yi mimar olarak tutarak bu binayı restore etmesini istemiş. Gaudi üslubunun ön plana çıktığı Bacalar, evin arka bölümündeki teras ve arka cephe, yapı içindeki yemek odası, şömine odası ve çatı katı Casa Batllo ziyareti sırasında görülmesi gereken en önemli bölümler arasında.
Barselona’nın en yeşil alanlarından biri olan Parc de la Ciutadella, uzun yürüyüşler yapabileceğiniz, dinlenebileceğiniz, gölde kürek çekebileceğiniz, anıtları, müzesi ve hayvanat bahçesi ile Barselona da gezilecek yerler listesinde mutlaka olması gereken, görmeden dönerseniz eksikliği sonradan hissettirecek keyifli bir park.
Sokak aralarını ve meydanları süsleyen eserler, hareketsiz duran sanatçılar, Tiyatro Binası, Plaza de España (İspanya Meydanı), Temple of Augustus, Belediye binası…vb.
***Barselona’daki Augustus Tapınağı, İmparatorluk döneminde Barcino kolonisinde inşa edilmiş bir Roma tapınağı olup şu anda Carrer del Paradís’deki 10 numaralı Tàber Hill’de, şehrin Gotik Mahallesi’nde yer alıyor. Barselona’ya gidecekseniz mutlaka burayı da gezilecek yerler listenize almanızı öneririz.
Gaudi’nin muhteşem eserlerini gördükten sonra bir sanat evini de ziyaret ettik. Keyif veren, renkli, basit ama yaratıcı sanat eserlerinden birkaç kare ekleyelim istedik.
Barselona’daki Gotik Bölge’nin sokakları arasında, geçmiş zaman içinde dolaşmak, bilmem kaçıncı kez iyi ki geldik dedirtti bize.
Gezdikçe, görülecek çok fazla detayın olduğunu hissettiren ve bu nedenle bir kez daha buraya gelmemiz gerekiyor dedirten Barselona şehrini biz çok sevdik.
Gezip eğlenmeniz, bakıp görmeniz dileğiyle.
Mart 2021 @ gezipduru_ys @ okumali_ys