Gezi
Bergama Serapis Tapınağı (Kızıl Avlu)

Kırk kapıya değnek vurduktan ve güzel yurdumuzun güzide yerlerini dolaştıktan sonra son durağımız Bergama oldu. Diğer değnek vurduğumuz yerler hakkında detaylı yazılar sonrasında sizlerle birlikte olacak:) Uzun bir süre önce Bergama ve çevresini dolaşmış olmamıza rağmen dönüş yolumuzun üzerinde olması, arkeolojik kazılar ile tarihe ışık tutacak yeni alanların ortaya çıkması ve bu kazılardan elde edilen eserlerin müzelerin arşivine katılması sebepleri ile buraları tekrar görmek istedik.
İzmir’in Bergama ilçesinde bulunan Serapis Tapınağı ile ilgili fotoğrafları paylaştığımızda bunların bir anlam ifade etmesi açısından izninizle burada biraz kitabi bilgilere yer vermemiz gerekiyor. M.S. II.yy’da Roma İmparatoru Hadrianos tarafından Mısır Tanrısı Serapis’e adanarak yapıldığı için tapınak bu isimle anılıyor. Tapınağın tamamının kırmızı renkli tuğladan yapılması ve avlusunun olması nedeniyle bizim kaynaklarımız da ve halk arasında kullanılan adı ise Kızıl Avlu. Ana binası 60×26 metre olan ve Anadolu’nun en görkemli dini yapılarından biri olarak görülen tapınak M.S.V. yüzyılın ortalarında Erken Bizans döneminde ana binanın içine iki sıra sütun ilave edilerek kilise haline getirilmiş ve Aziz Johannes’e adanmış. Ayrıca İncil de adı geçen Anadolu’nun ilk Yedi Kilisesi’nden biri olma unvanına da sahip.
1930’lu yıllarda Alman arkeologlarının yaptığı ve 2002 tarihli kazılarda ilgili alanda çok sayıda heykel parçası bulunmuş ve bunların Mısır etkisinde yapılmış mimari taşıyıcı figürler olduğu tespit edilmiş. Bu taşıyıcıların, sırt sırta vermiş, en az bir insan büyüklüğünde kaideler üzerinde yer alan heykellerden oluştuğu görülmüş. Ele geçirilen heykel parçalarından anlaşıldığına göre, hem insan başlı hem de Mısır tanrılarını oluşturan bazı hayvan başlı figürler bulunmuş. Bugüne kadar tespit edilenler aslan, çakal, timsah ve maymun figürleri… Beyaz mermerden yapılmış figürlerin el, kol, bacak ve ayakları ile yüzleri siyah-gri mermerden yapılmış. Geçmiş dönemde her biri iki ay süren toplam 14 çalışma sezonunda, öncelikle güney kulenin konservasyonu* yapılarak müze işlevi kazandırılmış. Daha sonra anıtsal bir tanrı heykelinin özgün boyutta rekonstrüksiyonu gerçekleştirilmiş ki bu heykeli avlunun içinde görebilirsiniz. Heykel az önce yukarıdan bahsettiğimiz taşıyıcı heykellere de bir örnekte oluşturur. Yaklaşık 8,50 metre yüksekliğindeki sütunlar, Mısır Tanrıçası Sekhmet‘i canlandırıyor. Aşağıdaki fotoğrafta beyaz renkteki parçalar günümüzde, heykel tamamlansın diye hazırlanan parçalardır. Diğer kalan kısımlar gerçek ve yapılan kazılar sonucu ortaya çıkarılmış.
*Konservasyon; mimari yapının doğallığı bozulmadan, yapıldığı döneme, kullanılan malzemelere uygun ve özgün niteliğine bağlı kalınarak yapılan işlemlerdir.
Avlunun içinde birden fazla yapı bulunuyor ki bunlardan biri şu an ziyarete açık olan, kubbeli, yuvarlak yapı. Bu yapının tepesi yuvarlak aydınlatma deliğine sahip. 3,70 metre olan delik çapı, Osmanlı döneminde daraltılarak 1 metreye kadar düşürülmüş. Yapının duvarların da Kızıl Avlu’dan çıkarılan heykel parçacıklarına yer verilmiş.
**İçerideki ışık yetersiz olduğundan fotoğraflarımız çok net çıkmadı.
Kızıl Avlu’nun güney cephesi o an ışıkta iyiyse fotoğraf severlere çok güzel kareler verebilir.
Ülkemizde ve tüm dünyada arkeolojik kazıların yapılması, kazılardan çıkarılanların ayıklanması, tasnif edilmesi, onarılması ve çağlar öncesinden gelen yapıların/eserlerin bizlere sunulması emek anlamında çok meşakkatli, maddi anlamda da desteklenmesi gereken, ciddi bir bütçe gerektiren konu başlıkları. Öncelikle bu çalışmaların gün yüzüne çıkarılmasında emek veren herkese kendi adıma teşekkür etmek istiyorum. Bize düşen de ilgi alanımız olsun olmamızın ülkemizin bu değerlerini yerlerinde görmek ve tarihin içinde yürümek keyfini yaşamak olacaktır sanırım. Değerlerimize sahip çıkalım, koruyalım, gezip görerek bilgimizi görgümüzü artıralım, antik kentleri ve müzeleri gezerek maddi anlamda da buralara katkı sağlayalım.
Keyif alacağınız gezilerin sürekli olması dileğiyle 🙂
Şubat 2021