Seferihisar-Sığacık-Teos Antik Kenti Gezimiz

Seferihisar-Sığacık-Teos Antik Kenti Gezimiz

Yaşadığınız şehrin kaosundan kurtulmak istiyorsanız ve nereye gitsek, nasıl yapsak diye düşünüyorsanız işte şimdi size güzel bir öneride bulunacağız. Cittaslow (Sakin Şehir ) hareketine dahil edilmiş olan Seferihisar’a giderseniz istediğiniz dinginliği, huzuru, sessizliği orada bulabilirsiniz. Biz İstanbul’dan yola çıktığımızdan, İstanbul-Seferihisar arasının yaklaşık 525 km olduğunu gördük ki keyfimizin kahyasını da yanımıza alarak güle oynaya, dura kalka eğlenerek yol aldık.

Yola erken saatlerde çıktığımızdan hava oldukça sisliydi.

Ancak sonrasında hava yüzümüze güldü ve rahatça çevremizi izleyip fotoğraf çekerek yol alabildik.

Seferihisar ilçesi, Türkiye’nin ilk Cittaslow’u (sakin şehir). İtalyanca Citta (şehir) ve İngilizce slow (yavaş) kelimelerinden oluşan Cittaslow, ”yavaş şehir” anlamına geliyor. Yavaş Şehir olabilmek için çevre politikaları, altyapı, kentin dokusunun kalitesi, yerel üretim ve ürünlerin desteklenmesi, konukseverlik gibi kriterler gerekiyor. Bu şehirlerin logosu olan salyangozu kullanabilmeye hak kazanan merkezler, düzenli olarak denetimden geçiriliyor. (http://seferihisar.bel.tr/cittaslow-seferihisar/)

Asıl hedefimiz olan Seferihisar‘ın en çok ziyaret edilen mahallesi olan Sığacık’a vardık. Burası bir balıkçı köyü. Sabah yola çok erken çıktığımızdan ilçeye ilk vardığımızda kahvaltı yapabileceğimiz bir yer aradık. Etrafta yer alan ısrarcı kediler nedeniyle dar vakitte kahvaltımızı yapıp hemen kalktık. Kedilerden korkuyor ya da kedilerle aranız çok iyi değilse sizin için küçük bir not verelim. Etrafta çok fazla kedi var.

Kaldığımız yer Sığacık Kaleiçi’nde iki katlı, dört odalı şirin mi şirin bir butik oteldi. Otel odamız hazırlanana kadar havanın bize gülümseyen yanından da yararlanmak adına çevreyi dolaşmak için dışarı çıktık.

Anasayfa

Otel işletmecilerinin akşam odamıza gitmeden bize bir kucak dolusu mandalina vermesi çok güzel bir jestti. Odamızda, bugüne kadar yediğimiz en güzel mandalinaları birer ikişer götürdük 🙂

Otelimizden çıktıktan sonra Kaleiçi denilen mevkide dolaşmaya başladık.

Sığacık da kale içini gezmeye başladık. Sığacık kalesi sur duvarları Kanuni Sultan Süleyman’ın emri üzerine Rodos seferine hazırlık olması amacıyla inşa ettirilmiş. Surların yapımında Teos antik kentinin getirilen taşlarda kullanılmış.

Seferihisar ekonomisi tarıma dayanıyor. Halkın % 80’i geçimini mandalinadan sağlıyor. Seferihisar’ın mandalinayla özdeşleşerek, markalaşmasını sağlamak ve üreticiye destek olmak amacıyla her yıl “Mandalina Şenliği” düzenleniyor. “En İyi Mandalina Yetiştiricisi”, “Mandalina Kral ve Kraliçesi”, “En İyi Mandalinalı Yiyecek, “En İyi Mandalinalı Hediyelik Eşya Tasarım Yarışması” gibi birçok aktivite yapılıyor.

Akşam vakti gelince bir kaç kare sokak aralarını fotoğraflayıp balık keyfi yapmaya gittik.

Beyaza boyanmış ve restore edilmiş evler bitişik düzende olup bazıları tek bazıları iki katlı.

Ekmek arası sardalya ve şalgam enfesti.

Ertesi sabah muhteşem bir kahvaltı sonrası Teos Antik Kenti’ne doğru yol aldık.

Antik kente önem verilmediği öncelikle kapıda bir güvenlik olmaması ile belli olmuştu. Kendi haline bırakılmış, sessiz, sakin bir yer. Şu an için mimari kalıntılardan oluşan bir antik kent. Gittiğinizde beklentinizi yüksek tutmayın. Zaman zaman size keçiler ve çobanlar eşlik edecek. Üzüntü verici görüntülerdi.

Tarihten beslenen keçiler…

Tarihi ve kültürel değerlere önem ve değer vermek adına tarihi dokusu bulunan bu ve bunun gibi yerlerin gün ışığına çıkartılması, araştırılması ve tanıtımının yapılması gerekiyor. Ülkemiz tarihi ve kültürel anlamda derya deniz ancak gezip gördüklerimizden edindiğimiz bilgilere dayanarak üzülerek söyleyebiliriz ki bu değerlere önem verilmiyor. Kaynak yetersizliği, araştırma görevlisi eksikliği, bu alanda yeterli donanıma sahip olmama … Bir çok neden olabilir ama tarihe saygı duymak en başta gelir.

Antik kentte 1962 ile 1967 yılları arasında sürdürülen arkeolojik kazılar, MÖ 1000 civarında kente yerleşildiği tespit edilmiş. 12 İyon kentinden birisi olan Teos, ilk kez MÖ 1080’lerde Akalı Komutan Athamas tarafından kurulmuş.

Güneyinde ve kuzeyindeki limanların ortasında bulunan Teos’a gelindiğinde görünen ilk yapı, Teos’un koruyucu tanrısı Dionysos adına Anadolu’nun en büyük ve Helenistik dönemin ünlü mimarı Hermogenes tarafından yapılan Dionysos Tapınağı.

Ayrıca buraya yakın Akropol, antik tiyatro, kent surları, antik liman ve sarnıç bulunuyor. MÖ 3. yüzyılda, şair, müzisyen, tiyatrocu ve şarkıcılardan oluşan Dionysos Sanatçılar Birliği Teos’ta kurulmuş.

Teos Antik Kenti’nde sürdürülen çalışmalarda Anadolu’daki en kapsamlı kira sözleşmesini anlatan 2200 yıllık yazıt bulunmuş. 1 kefil ve kentin ileri gelenlerinden oluşan 6 şahitle yapılan sözleşmede, içerisinde binalar bulunan arazinin uygun kullanılmaması durumunda uygulanacak cezalar da yer alıyormuş.

Tarihi ve kültürel değerlerimize daha fazla önem verilmesi dileğiyle antik kentten ayrılıyoruz.

Yol bizi nereye götürürse diye haritaya bakıp yola çıkıyoruz. Hava yağmurlu ve kapalı ancak keyfimiz yerinde.

Bu arada Sığacık dan çıkarken yol kenarında bulunan bir amcadan 10 kilo mandalina aldık demeden yazımızı bitirmek istemedim. Giderseniz özellikle mandalina mevsiminde gidin 🙂

Her daim size de bizim gibi keyifli yolculuklar dileriz.