Connect with us

Film

One Child Nation

Published

on

One Child Nation belgeseli Çin’de 1979 yılında uygulanmaya başlayan ve 1982’de anayasada yer bulan nüfus planlaması politikasını anlatıyor. Nüfus artışının önüne geçmek için uygulanan bu politikanın mağdurları ve uygulayıcıları ile yapılan bu belgesel, insanların içinde bulundukları şartlara nasıl uyum sağladıklarını, karar alıcılar tarafından belirlenen kurallar ne kadar uygulanamaz gibi görünse de insanların bu kuralları ister istemez nasıl uyguladıklarını ve yaşanan olaylar hakkında neden sorumluluk kabul etmediklerini gösteren güzel bir kanıt niteliğinde.

Gelelim belgeselden edindiğimiz bilgilere…Katı kurallar olmakla birlikte kırsal kesimde yaşayan insanların, aralarında 5 yaş olması şartıyla iki çocuk sahibi olmalarına izin verilmiş ama bunun dışında Ulusal Aile Planlaması memurları tarafından önlemler çok sıkı bir şekilde uygulanmış. Kısırlaştırmayı kabul etmeyen ailelerin evleri yıkılarak mallarına el konulmuş. Uzun yıllar süren bu uygulama kendi içinde bir pazar oluşturarak evlat edinme ve bu işten para kazanma yollarını açmış. Doğan ikinci çocuklar yol kenarlarına, pazar yerlerine bırakılmış ve bir süre sonra bu çocuklar buralardan toplanarak para karşılığında yetimhanelere götürülmüş. Yetimhane de olan çocukların nerede bulunduklarını ve fotoğraflarını içeren bilgiler gazete de yayınlamış ve 60 gün içinde aileleri tarafından alınabilecekleri söylenmiş. Ancak süre sonunda çocuklar alınmadığından Amerikalı ailelere evlatlık olarak verilmiş.

İlgimi çeken bölümlerden biri de kadına Zaodi ismi verilmiş olması ve anlamının ‘’erkek kardeş getir’’ olması. Erkek çocukları toplumsal anlamda daha saygın bir konumda görüldüklerinden aileler kız çocuklarının olmasını bu dönemde istememişler.

Belgeselde ayrıca devletin halk sanatlarını kullanarak tek çocuk propagandasını her alanda kullandığından, şarkılar, tiyatro ve opera eserleri yazıldığından bahsedildi. Aynı zamanda kısırlaştırma işlemlerini yapan bir ebe ile röportaj yapılarak günde en az 20 kişiyi kısırlaştırdığını, emekli olduktan sonra vicdan azabı çektiğinden kısır olan kişilerin bebek sahibi olmaları için çalışmaya başladığını dinlerken, bir diğerinin ise bunun bir savaş olduğunu, bu nüfus savaşında başarılı olmak için bu politikanın uygulanmasının zorunlu olduğunu söylediğine şahitlik ediyoruz. Pen Wong adlı bir sanatçı ile yapılan röportaj da ise -genç hemşireler bu bebekleri nasıl öldürebildiler? diye sorup yanıtı da şu şekilde veriyor. Telkin sonucunda. ‘’Toplumsal fayda her şeyin üstündedir.’’ ve ‘’Parti yanılmaz.’’ düşüncesiyle.

Nihayetinde Çin, 2015 yılında iki çocuk politikasına geçiş yapıldığını açıklamış ve yeni politikaya göre propaganda şu şekilde değişmiştir : ‘’Bir çok az, iki çok iyi .’’

İyi seyirler,

Gidilecek yollar, okunacak kitaplar, izlenecek filmler sınırsız ve ucu açık. Nefes alacağımız sayı bile belli dedik. Başladık gezmeye, okumaya, gözlemlemeye… Gezdikçe çoğaldık, okudukça bilinçlendik ve izleyip, gözlemledikçe çevremizde devasa olarak nitelenen sorunları, sıkıntıları !!! minnacık görmeye başladık ve sonuç olarak birlikte huzur bulduk. İnsan bu zamanda başka ne ister ki ! Dünya ne büyük biz insanlar ne kadar küçük demeye ara vermeden devam ettik. Kim bilir hayatımızın sonuna kadar daha ne kadar çok söyleyeceğiz. Franz Kafka ne kadar güzel demiş. ‘’Ölümün olduğu bu dünyada, hiçbir şey çok da ciddi değildir aslında."Öncelikle sağlığımızın değerini bilip, kendimize iyi davranalım ve yatırım yapalım. Geze, göre ne tür yaşamlar varmış tanıklık edelim. Hayatınızı istediğiniz şekilde yaşamanız dileğiyle.Mutlu ve her zaman umutlu kalın .

Continue Reading