Kitap
Hasta Değil Susussunuz

Su hayat döngümüzün ayrılmaz bir parçasıdır.
Yaşamsal faaliyetlerimizi devam ettirebilmek için olmazsa olmazımız olan su ve su kaynaklarına erişim, makro düzeyde baktığımızda geçmişte olduğu gibi günümüzde de savaş nedenleri arasında yer almaktadır. Su kaynaklarımızı tüketirken gelecek kuşaklarımızı düşüp ona göre hareket edelim ve vücut yakıtımız olan suyu yeterli tüketip tüketmediğimizi kontrol edelim .

Konu ile ilgili her açıdan güzel bir başucu kitabı olan’’ Hasta Değil Susussunuz’’u okumanızı gönül rahatlığı ile tavsiye edebilirim.
Yazar kitabın önsözünde şu cümlelere yer veriyor;
“Bu kitapta okuyacaklariniz yeni bilgilerdir ve bunlar fizyoloji bilimine yeni aciklamalar getirmektedir. Burada sozu edilen fizyoloji, ilac ureticilerinin kullandiklari bilim degil, vucuttaki canli dokularla organlarin dogal calismalarini tanimlayan bilim dalidir. Bu kitap, bazi onemli saglik sorunlariyla bu sorunlarinin nedenlerinden ve dogal yontemlerle tedavilerinden soz etmektedir. Bir saglik sorununun nedeni ve tedavisi aciga ciktiginda, hic kimsenin anlayamadigi tibbi terimlere gerek kalmaz. Burada okuyacaklariniz kapsamli bir klinik ve bilimsel arastirmaya dayanmaktadir. Bu kitaptaki bilgilerini derleyebilmek icin, 1950’de Londra’daki St. Mary Universite Hastanesi Tip Fakultesi’nde baslayan tip egitimimden sonra 22 yildan fazla arastirma yaptim, calistim ve yazdim. Bu kitapta, bircok ciddi hastaligin tedavi nedeni olan kronik gizli dehidrasyonun (susuzlugun) fizyolojik etkisi ve metabolik komplikasyonlarindan soz edecegim. Bugun, bunun cagdas tibbin en buyuk gelismesi oldugunu inananlar var.”
Kitap Hakkında;
Bazı bilim adamları kariyerlerini suyun sağlığa etkisini ispatlamaya vakfetmişlerdir. Dr. Ferudun Batmanghelidj bunların önde gelenlerinden biridir. Dr. Batmanghelidj 1931 yılında Tahran’da doğdu. İkinci Dünya Savaşı’nın sona ermesinden birkaç ay sonra, 1946 yılında İskoçya’da Edinburgh’taki özel bir ortaokula devam etti. 1951’de Londra Üniversitesi St. Mary Hastanesi Tıp Fakültesi’ne ikinci sınıf öğrencisi olarak girdi. Derslerini tamamladıktan sonra Tıp Fakültesi’nde kaldı. İran’da halkın acil sağlık ihtiyaçlarının en iyi hastane, tıp ve spor merkezleri kurularak karşılanabileceğini düşündü ve bu doğrultuda çalıştı. 1979 devrimi döneminde ailesinin bir bağışı olan İran’ın en büyük vakfını, tıp kompleksini kurdu. İran’ın devrimci hükümeti Ferudun Batmanghelidj’ı hapse attı. İnfazına karar verilmişti, ancak mahkûmlar arasında doktora ihtiyaç bulunduğu için infazı ertelendi. Dr. Batmanghelidj suyun peptik ülser hastalığındaki tıbbi yararını keşfetti. Elinin altında ilaçlar olmadığı için karın ağrısı çeken ülser hastasına ilaç olarak iki bardak su verdi. Sekiz dakika içerisinde ağrı geçti ve ona göre tıp biliminin ilerlemesinde yeni bir dönem açıldı. İki yıl boyunca hapishanede suyun stresi azaltma özelliğini ve stresle bağlantılı rahatsızlıkların suyla nasıl tedavi edilebileceğini araştırdı. Son savunmasında peptik ülser hastalığının suyla tedavisi konusunda bir makale sundu ve araştırmalarına devam edebilmesi için hayatı bağışlandı.
Dr. Batmanghelidj çalışmalarına, 1984’ten 2004 yılındaki vefatına kadar, Amerika’da devam ederek suyun hastalar üzerindeki iyileştirme gücünü klinik ve bilimsel araştırmalarla dünyaya kanıtladı.
Amerika’da yayımlanmış olan ve en çok satanlar listelerine giren altı kitabı bulunmaktadır. Kitaplarının dünyanın pek çok diline çevrilmesine rağmen, Türkiye’de ne yazık ki yalnızca bir kitabı yayımlanmıştır. Dr. Ferudun Batmanghelidj hayatının yirmi senesini suya ve insanlığa hizmet için adamıştır.
Doktor Batmanghelidj’ın “Hasta Değilsiniz, Susuzsunuz” adlı kitabında vücudumuzun tam 45 nedenle suya ihtiyaç duyduğunu belirtiyor.
- Hiçbir şey susuz yaşayamaz.
- Göreceli su yetersizliği vücudun bazı işlevlerini önce bastırır, sonra öldürür.
- Su temel enerji kaynağıdır.
- Su vücudun her hücresinde elektriksel ve manyetik enerji üreterek bize yaşam gücü verir.
- Hücre yapısındaki maddeleri birbirine bağlayan bir yapıştırıcıdır.
- DNA hasarını önler ve onarım mekanizmalarının daha iyi çalışmasına yardımcı olur, böylece üretilen anormal DNA sayısı azalır.
- Bağışıklık sisteminin (bütün mekanizmalarının) merkezi olan kemik iliğinde, bu sistemi, kanser de dahil olmak üzere çeşitli hastalıklara karşı güçlendirir.
- Besinlere enerji verir ve parçalanan besinler sindirim sırasında bu enerjiyi vücuda aktarır. Susuz yenen yemeğin vücut için hiçbir enerji değeri yoktur.
- Besinlerdeki gerekli öğelerin emilimini artırır.
- Omurgadaki diskleri “şok emici” su yastıklarına dönüştürür.
- Kalp ve beyin damarlarında pıhtılaşmayı önler.
- Vücudun soğutma (terleme) ve ısıtma (elektrik) sistemleri için vazgeçilmezdir.
- Düşünme başta olmak üzere, bütün beyin fonksiyonları için bize güç ve elektriksel enerji verir.
- Serotonin (mutluluk veren hormon) ve diğer “nöro-transmitter”lerin (sinir ileticileri) üretimi için vazgeçilmezdir.
- Melatonin* de dahil olmak üzere, beyinde üretilen bütün hormonların üretimi için gereklidir.
*Melatonin: Melatonin, kişiden kişiye değişse de yaklaşık olarak 23:00 ile 05:00 saatleri arasında salgılanan bir hormondur. Hormonun temel görevi vücudun biyolojik saatini koruyup ritmini ayarlamaktır. Uzun uçak yolculuklarında görülen jetlag sendromu denen durumun sebebi de bu hormondur. Hormon diğer antioksidan tesirleri de güçlendiriyor, kanserli hücrelere karşı koruma sağlıyor, üreme sistemindeki sorunların çözümüne yardım ediyor, yetersizliği halinde ise yorgunluk, isteksizlik gibi durumlara neden olabiliyor. Günümüzde yaşlanmayı geciktirici etkisinden dolayı da bu hormonun üzerinde önemle durulmaktadır. Önemli hususlardan biri de hormonun çocuklar üzerindeki tesiridir. Avrupa’da lösemili ve kanserli çocuk sayısının artmasından ötürü yapılan araştırmalar sonucunda, ailelerden çocuklarını kesinlikle karanlık ortamda yatırmaları istenmiştir. Zira karanlıkta güçlü biçimde salgılanan melatoninin kanserden koruyucu etkisi olduğu bilinmektedir. Bu hormon ışığa duyarlıdır; deneylerde, uyuyan kişinin hormon salgısı izlenirken, ışık açıldığında hormonun azaldığı, karanlıkta ise yoğun biçimde salgılandığı tespit edilmiştir.
- Bağırsakları en iyi çalıştıran yağlayıcı maddedir, kabızlığı önler.
- Kalp krizi ve felce karşı koruyucudur.
- Çocuklarda ve yetişkinlerde dikkat yetersizliği sorununa çözüm getirir.
- Çalışma verimini artırır ve dikkat aralığını büyütür.
- Dünyadaki diğer bütün içeceklerden daha kolay bulunabilir ve hiçbir yan etkisi yoktur.
- Bütün besinlerin, vitamin ve minerallerin temel çözücüsüdür. Vücutta besinleri küçük parçalara ayırır, sindirimlerinde ve son metabolik aşamalarında görev yapar.
- Stres, gerginlik ve depresyonun hafiflemesine yardımcı olur.
- Uykuyu düzenler.
- Yorgunluğun giderilmesine yardımcı olur ve gençlik enerjisi verir.
- Cildi yumuşatır ve yaşlılık belirtilerinin azalmasına yardımcı olur.
- Gözlere canlılık ve parlaklık verir.
- Göz tansiyonunu dengede tutmaya yardım eder.
- Kemik iliğinde kan üretim sistemlerini düzenler, lösemi ve lenf bezi kanseri oluşumunun önlenmesine yardımcı olur.
- Vücutta enfeksiyon ve kanser hücrelerinin geliştiği bölgelerde bağışıklık sistemini güçlendirmek için çok gereklidir.
- Kanı sulandırır ve dolaşım sırasında pıhtılaşmasını önler.
- Kadınlarda adet öncesi ağrıyı ve ateş basmasını hafifletir.
- Kalp atışıyla birlikte kanı sulandırıp dalgalandırarak dolaşımdaki katı maddelerin dibe çökmesini engeller.
- İnsan vücudunda “dehidrasyon” (bedenin çok fazla sıvı kaybetmesi) sırasında kullanılabilecek bir su deposu yoktur. Bu nedenle gün boyunca düzenli olarak su içmemiz gerekir.
- Dehidrasyon cinsellik hormonunun üretimine engel olur, bu iktidarsızlık ve cinsel isteksizliğin başlıca nedenlerinden biridir.
- Besin öğelerinin vücutta taşınmasında yardımcı olur.
- Akciğerlerde oksijen toplayan kırmızı kan hücrelerinin çalışma verimini artırır. Hücreye ulaşan su, o hücreye oksijen verir ve atık gazları vücuttan atılmaları için akciğerlere taşır.
- Vücudun çeşitli bölgelerinden zehirli atıkları toplar ve atılmaları için karaciğer ya da böbreklere taşır.
- Eklem boşluklarındaki temel yağlayıcı maddedir, artrit ve sırt ağrılarının oluşumunun önlenmesinde yardımcı olur.
- Su içtiğiniz zaman susuzluk ve açlık duygularını ayırt edebilirsiniz.
- Kilo vermenin en iyi yolu su içmektir. Düzenli aralıklarla su için ve sıkı bir rejim yapmadan zayıflayın. Acıktığınız zaman aşırı yememeli, ama susadığınızda suyunuzu içmelisiniz.
- Dehidrasyonun doku boşlukları, eklemler, böbrekler, karaciğer, beyin ve deride birikmesine yol açtığı zehirli çökeltileri temizler.
- Su gebelikte sabah bulantılarını azaltır.
- Zihin ve vücut fonksiyonlarını bütünleştirir. Karar verme ve hedefleri belirleme yeteneğini artırır.
- Yaşlılıkta bellek kaybının önlenmesine yardımcı olur. Alzheimer, multiplskleroz ve parkinson hastalıklarına yakalanma riskini azaltır.
- Kafein, alkol ve bazı ilaçlara duyulan bağımlılığın giderilmesine yardımcı olur.

Günlük su ihtiyacı nasıl belirlenir?
Bunun hesaplanması için genelde iki pratik yöntem bulunmaktadır:
İlkinde, vücudunuz için gerekli su miktarı ağırlığınızla doğru orantılı olduğundan, basit bir hesaplamayla vücut ağırlığınızı 32 gram ile çarpabilirsiniz.
İkincisinde ise günlük olarak alınan her bin kalori için 1lt. hesabıyla, eğer günde 2.500-3.000 kalori alıyorsanız, buna karşılık ortalama 2-3 litre su içmeniz gerektiği sonucunu çıkarabilirsiniz.
Burada dikkat edilmesi gereken nokta alkol, kahve ve meşrubatların bu kapsamda değerlendirilmemesidir. Bu içeceklerden tükettiğiniz her bir bardak karşılığında, bir bardak da su içmelisiniz; böylece bu tür içeceklerin neden oldukları susuzluğun etkisini azaltabilirsiniz.
KAYNAK : http://www.hazarsu.com/bir-damla-su-tr.pdf Sayfa 29-33

You must be logged in to post a comment Login