Film
Süreyya’yı Taşlamak (The Stoning of Soraya M.)

Soraya’yı Taşlamak (The Stoning of Soraya M.)
Yönetmen: Cyrus Nowrasteh
Oyuncular: Shoreh Aghdashloo, Jim Caviezel, Mozhan Marno
Süre: 114 dk.
Yapım Yılı: 2008
IMDB: 8.0/10
‘’Olmayın riyakarlık edenlerden! Bir yanda yüksek sesle Kuran’ı dillendirirken, öte yandan ahlaksızlığını sakladığını zannedenlerden.’’
Süreyya’yı Taşlamak filmi Hafız-ı Şirazi’nin bu sözleri ile başlıyor.
Film İran asıllı yazar Freidoune Sahebjam’ın 1994 yılında yayınlanan aynı isimli romanından sinemaya uyarlanmış, Ayetullah Humeyni döneminde yaşanmış gerçek bir yaşam öyküsüne dayanıyor.
Filmin ilk sahnelerinde, Fransız asıllı gazetecinin arabasının bozulduğunu, İran’ın Kupayeh Köyü’ne uğramak zorunda kaldığını ve Zehra adındaki bir kadının bir gün önce köyde insanlık dışı bir olayın yaşandığını gazeteciye söylediğini izliyoruz. Köy muhtarı ve iktidarın temsilcisi olan Molla Hasan ise gazeteciye Zehra’nın köyün delisi olduğunu ve onun söylediklerine kulak asmamasını salık veriyor. Zehra ise yeğenine ölmeden önce bu yaşananları bir gün tüm dünyaya duyuracağına söz verdiğinden gazetecinin peşini bırakmıyor. Sonunda gazeteci, Zehra’nın evine bin bir tereddütle ve gizli saklı gidiyor. Zehra’nın “Burada kadınların sesi önemsenmez, sesimi yanında götürmeni istiyorum” diyerek bir önceki gün yaşanan recm olayını gazetecinin kayıt cihazına anlatmaya başlıyor. Yeğeni Süreyya Manutchehri, erken yaşta evlenen, otuzlu yaşlarında, ikisi kız, ikisi erkek olmak üzere dört çocuk annesi. Kocası 14 yaşındaki bir kadınla evlenmek istediğinden ondan boşanmak istiyor ancak Süreyya maruz kaldığı onca fiziksel ve cinsel saldırıya rağmen çocuklarının geleceğini düşündüğünden boşanmaya razı olmuyor. Çünkü Kocası Ali’nin sadece evi kendisine bırakacağını ama nafaka vermeyeceğini biliyor.
Kocası Ali, Molla Hasan ile konuşarak Süreyya’nın kendisinden boşanması için baskı yapmasını istediğinden, Molla Hasan Süreyya’yı evinde ziyaret ederek boşanması durumunda bir eksiği olmayacağını isterse kendisi ile muta nikahı yapabileceklerini söylüyor. Yeğenine yapılan bu teklifi duyan ve çok sinirlenen Zehra mollayı evden kovuyor. İki erkek çocuğunu kendi yanına çekmeyi başaran ve nafaka vermeden boşanmak isteyen Ali, eşinden tamamen kurtulmak için bir plan hazırlıyor. Bu planın içinde köy muhtarı ile Molla Hasan da var. Eşini yeni kaybetmiş ve zihinsel özürlü oğlu ile yalnız kalan adamın gündelik işlerini yapması için Molla Hasan tarafından-eşi Ali ve muhtarın da desteği ile- Süreyya’ya iş teklif ediliyor. Bu yas evine gelip çocuk ile ilgilenecek, yemek yapacak ve karşılığında ücret alacaktır. Para kazanıp oralardan bir gün gideceğini hayal eden Süreyya da bu teklifi kabul ediyor.
Süreyya zihinsel özürlü çocuk ile vakit geçirmekte, evdeki işleri yapmakta ve sonrasında kendi evine dönmektedir. Ancak eşi Ali, Süreyya’nın ev sahibi ile ilişkiye girdiğini çok kısa süre içinde tüm köye yayar, şahitler !!! bulunur ve mollanın karşısında yalanlar sıra sıra anlattırılır. Karar Recm’dir. Recm kararı gülüştükleri, eli eline değdiği ve fısıldaştıkları için verilir. Yüzeysel ve eksik bilgilendirmeler olsa da sonuçta hurafe ve kişisel çıkarlar nedeniyle yolunu şaşırmışların gerçekleştirdiği recm, insanlığa sığmaz.
Recm kararı sonrasında halkın köydeki taşları toplaması, eşi Ali’nin mutluluğu, Zehra’nın mutsuzluğu, Süreyya’nın “Ölmekten korkmuyorum, taşlanarak ölmekten korkuyorum. Acı birşey olsa gerek..” sözleri, önce babasının, sonra eşinin, sonra çocuklarının Süreyya’yı taşlamaya başlaması, kan, haykırışlar, atılan taşlar, öldüğünü zannettikleri halde ölmemesi ve yine taşlanmaya devam edilmesi, gömülmesi yasak olduğundan cesedinin yakılması ve kemikleri… Bu yaşanılanları Hristiyanlıkta Engizisyon döneminde, Kabilelerdeki kadınların sünnet edişlerinde, cadı avlarında, çocuk yaşta evlendirilmelerinde çok gördük ve halen günümüzdeki üçüncü sayfa haberlerinde de farklı versiyonları ile karşılaşıyoruz.
Yazımızı iyi seyirler diyerek sonlandıramayacağım bir film bu. Recm edilmeden hemen önce Süreyya’ya söylemek istediğin son bir şey var mı diye sorulur. Onun söylediği son söz ile yazımızı sonlandıralım.
‘’Bunu bana nasıl yapabildiniz? Bunu herhangi bir insana nasıl yapabiliyorsunuz ?’’
*** 9 yaşındaki aşağıdaki bu çocuk fotoğrafı, hikayesini öğrendiğimiz Süreyya’nın günümüze kalan tek fotoğrafıdır.