Film
Çizgili Pijamalı Çocuk (The Boy in the Striped Pyjamas )

Yayın tarihi: 12 Eylül 2008 (Birleşik Krallık)
Yönetmen: Mark Herman
Öykü: John Boyne
Ödüller: En İyi Kadın Oyuncu Dalında Britanya Bağımsız Film Ödülü
Oyuncu direktörleri: Leo Davis, Pippa Hall
Oyuncular : Zac Mattonn, Asa Butterfield
Çizgili Pijamalı Çocuk, John Boyne’nin aynı adlı romanından uyarlanan II. Dünya Savaşı sırasında bir Alman askerinin 8 yaşındaki çocuğu Bruno ile geçmişte ülkelerin kör/sağır olarak baktıkları toplama kampı Auschwitz’deki Yahudi çocuğun arkadaşlıklarını anlatan bir film.
Filmin ana karakteri Bruno, babası asker olan, mutlu bir çocukluk geçiren, araştırmacı ruhlu, ailenin en küçük bireyi olan küçük bir çocuktur. Bruno, hayatından memnun bir şekilde arkadaşları ile gönlünce oyunlar oynamakta ve evini çok sevmektedir. Ancak bir gün Bruno’nun babası, asker olduğundan babaannesi dışında aileye büyük bir mutluluk yaşatan bir terfi alır . Bu terfi nedeniyle Nazi Almanyası’ndan Polonya’ya başka bir bölgesine gitmek zorunda kalırlar.Bruno bu duruma çok üzülür hem sevdiği arkadaşlarını hem de kocaman evlerini bırakmak zorunda kalacaktır.
Ana karakterimiz, babasının asker olduğunu bilmekte ama küçük yaşı nedeniyle tam olarak hangi görevde olduğunu anlamamaktadır. Sadece iyi yürekli, başarılı, çok sevdiği babası askerdir. Yeni evlerine taşındıklarında Bruno bundan hiç hoşlanmaz. Çünkü evin içi karargah gibidir ve sürekli askerler koşuşturmaktadır. Yaşıtı kimse yoktur ve çok sıkılmaktadır. Eve öğretmen getirilmekte ve Almanya’nın muhteşemliklerle dolu tarihi anlatılmakta ve sonrasında Yahudiler ilgili olumsuz propaganda yapmaktadır. O tarih öğrenmek için değil Odasının penceresinden çok uzakta gördüğü tuhaf görünümlü köylüler ve çocuklar görür. Bunu annesine söyler ve annesi de başta bir anlam veremez. Ancak mutfak hizmeti için gelen kişi gelince Bruno’nun gözünden bakıldığında çizgili pijamalı köylü, bu tuhaf köylü olarak nitelendirdiği kişilerden biridir.
Bruno’nun annesinin koyduğu kurallar doğrultusunda evin bahçesi dışına çıkılmayacak ve arka bahçeye gidilmeyecektir. Bruno meraklı ve yeni şeyler keşfetmekten kendini alamayan bir çocuk olduğundan ve oyun arkadaşı aradığından arka bahçeye girer ancak annesine yakalanır, bu konuda birkaç kez uyarı alır. Bundan sonraki hedefi annesine yakalanmadan- gittikçe gizem dolu olan- arka bahçede dolaşabilmektir. Bir gün arka bahçenin kapısını yine açık bulduğundan merakı baskın gelir ve arka bahçeye ve oradan ardiye odasına girer. Bu tuhaf köylülerin yaşadığı yere gitmek için orada bir pencere bulur ve fırsatı değerlendirir. Bu penceren çıkar ve güle oynaya , özgürlüğün verdiği rahatlıkla koştura koştura ilerler .
Küçük Bruno toplama kampı olduğunu doğal olarak bilmediği kampa yaklaşır ve tellerin ardında kendi yaşıtıı olan, çizgili pijama giyen sarışın bir çocuk görür. Bruno çok mutludur çünkü kendine oyun arkadaşı bulmuştur. Kendisi mutlu ve üstü başı temiz, arkadaşı Shmuel’in üstü başı toz içinde, mutsuz, umutsuz ve pijamasının üzerinde numaralar olan bir çocuktur. Adı garip gelir Bruno’ya. Shmuel adını daha önce hiç duymadığından bahseder. Aslında adı pekte umurunda değildir çünkü o artık kendine bir arkadaş bulmuştur. Bu numaraların oyun oynarken kullandıkları numaralar olduğunu zanneder. Arkadaşı ile oynamak için top götürü yanında, santranç oynarlar ve Shmuel için evden yemek götürmeye başlar . Zamanla elektrik teller ardında yaşayan bu arkadaşının Yahudi olduğunu öğrenir. Onun için bir anlam ifade etmez. O sadece iyi bir arkadaştır. Öğretmenin dediği gibi tüm Yahudiler kötü değildir.
Babası ise Auschwitz-Birkenau kampında, Almanya’nın savaşı kaybetmesine, ülkelerinin kaynaklarını sömürmesine ve ülkelerinin gelişmesini engelleyen Yahudileri gaz odalarına göndermekle meşguldür. Zaman zaman evlerinden görülen gökyüzünü kaplayan kara dumanlar ve evlerini saran kötü kokular artık Bruno’nun annesinin bazı şeyleri fark etmesinden neden olur ve olaylar beklenmedik şekilde gelişir.
Filmin son sahneleri ve oyunculuklar çok etkileyici. Yazının devamını, filmi izleyerek sizin hayalinizde tamamlamanız daha doğru olur 🙂 Bruno küçük dev adam, arkadaşı Shmuel’in sanki o toplama kampı içinde gerçekten yaşarmış gibi ürkek görüntüsü oyunculukta usta olacağını şimdiden müjdeler gibi . 2 .Dünya Savaşı’na, savaşın anlamsızlığına çocuk gözünden vurgu yapan, detaya ve hiçbir ateşli silaha yer verilmeden savaşın anlatılması, etkileyici sahneleri ve replikleri göz önünde bulundurulduğunda kesinlikle vakit ayırmaya değer bir film diyebiliriz.