Kitap
Aziz Bey Hadisesi

Ayfer Tunç’un kalemi ile tanışmam Dünya Ağrısı kitabı ile oldu ki bundan sonrasında yazarın röportajlarını dinledim, yazarın beğendiği yazarları takip edip, beğendiği kitapları okumaya başladım. Dolu bir yürek ve zihin, kelimelerin kalemin ucundan zekice damlaması, içe işleyen, sorgulayan, sorgulatan, kitaplarının okuması bittikten sonra yürekte ve akılda kalan güzel lezzet. Sonuç, Ayfer Tunç’un kalemini seviyorum.
http://www.gezipduru.com/2019/11/23/bir-deliler-evinin-yalan-yanlis-anlatilan-kisa-tarihi/
Aziz Bey Hadisesi … Kitap, ana karakterimiz Aziz Bey’in Zeki’nin Meyhanesi’nde acıklı bir hadise yaşaması ve ”pek az kalpte sevgiyle anılacak” Aziz Bey’in yapayalnız şekilde ölümü ile başlıyor. Zeki’nin Meyhanesi’nde yaşanan olayın ne olduğunu ve Aziz Bey’i Aziz Bey yapan yaşanmışlıkları, karakterinin oluşmasına neden olan olayları kitabın sonuna doğru öğrenebilirsiniz.
Zeki haklı mıydı, haksız mıydı? Yoksa bu Aziz Bey’e yapılmamalıydı mı diyeceksiniz? Annesini veya babasını yadırgayacak/yargılayacak mısınız? Kitabı bitirdiğimde ben bunların hepsine dair bilgi edinmiş ve fikir sahibi olmuştum.
Aziz Bey hep burnu havada, ruhu uçarı olan, okul sıralarına bir türlü sığamayan ve bu nedenle de babasının çok istemesine rağmen okumakta gözü olmayan, kadınları peşinde sürükleyen, kaderin eline biraz da mecburen bıraktığı tamburu çalmaya başlayan, tambur taksimleri ile ünlenen, hırçın tabiatlı bir genç.
Havai ruhunun durgunlaşması ve kitaba adını veren kelimelerden biri olan hadisesinin başlangıcı Maryam’ı görmesi ile başlıyor. ”Vaktiyle çok yakın olduğu, şimdi pek çoğu hayatta olmayan kimselere ‘Adeta efsunlandım.’ diye tarif ettiği o anı hiç unutmamıştır.” Maryam’ın ailesinin Beyrut’a gitmesi, kendisinin sabit bir işte çalışamaması, ruhunun kapalı yerlerde daralması, yaşadığı ülkede ne uzayacağını ne kısalacağını fark etmesi, aniden kendisini babası tarafından evden kovulmuş bulması ve nihayetinde sevdiğine götüren gemiye binip ülkeden uzaklaşması…
- ”Fazlasıyla ince ruhlu, devam edilen bir babanın, onun gibi ezik boyun eğen çocuğu olmak yerine taş gibi katı burnu havada olmak istedi. Hepsi bu. ” (Sayfa 15)
- ”Ama bilmiyordu ki vücudun ruha ihanet etmediği anlar pek azdır. Ne çok ister insan büyük kederlerin ardından ölüp gitmeyi de başaramaz. Ruh başına kara bir hale takarak göğe yükselmek için çırpınır ama vücut dünyalıdır: yer, içer, yaşar.” (Sayfa 21)
- ”Hayat babasının istediğinden çok daha fazla burnunu sürtmüş, ona hak etmediği kadar ağır bir ders vermişti. Peki Aziz Bey bu dersi aldı mı? Hayır… Aziz bey de birçokları gibi hayatla inatlaşmayı, didişmeyi tercih etti.” (Sayfa 49)
Ayfer Tunç’un kalemi ile tanışmak, bugüne kadar tanış olduğum bir çok yazarın içinde önemli bir yere sahiptir. Yazarın kaleminden damlayan kelimeler gibi, sohbet anında dilinden dökülen kelimelerde bir hikaye niteliğinde. Dinlemekten ve okumaktan yorulmayacağım edebi bir kimlik bulmak beni çok mutlu etti.
Sizin de en kısa sürede Ayfer Tunç’un kalemiyle tanışmanız dileğiyle.
Mayıs 2020 @gezipduru_ys @okumali_ys